Gün Gerçeğinde Şair ve Yazar
Toplum içinde yaşadığının farkında olan her yaratık, taşıyacağı yükümlülüklerin de farkındadır ve farkında olacaktır. Bu büyük gerçek düpedüz insanın namusudur ve bu namusun gereği de aydın sınıfının ve toplum içindeki yazar çizerlerin omuzlarına yüklüdür.
Bir yazar, bir şair insanlarının nerden gelip nerelere gittiğini bilerek, onlara bu kargaşada reva görülen çamur haksızlıkların karşısında yerini alacaktır. Bugün bir avuç kalan bu gariban dünyanın patronu olmak sapık gayretindeki, namusdan habersiz kişilerin türlü çeşitli oyunları içindeyiz. Hele şu tükenesi zıkkım petrolün bizlere taşıdığı bu aklımız dışındaki çilede, nefesimizi aldığımız havadan, yutabildiğimiz lokmamıza kadar her nesnenin mafyası nöbettedir. Esasta, hâşa min huzur, bu çamur oyunun sahibi tektir ve de bu haşmetli patronun dinli dinsiz, donlu donsuz bir yığın uşağı vardır.
İşte batıp da çıkası böyle bir dünyada yaşayan bir yazar ve bir şair olarak yükümlülüğümüzü biliyoruz.
İnsan aklına, insan namusuna tarih boyunca oynanan bu oyunun bir sonu olması gerektiğine inanıyoruz.
Şiirimizden, elimizden geleni yaparız.
Müştak Erenus
Çocuğu ekmeğe gönderdiler, gitti güneşi getirdi...
Müştak Erenus
Push-it
... Elin amerikanı
“İt”e puş der.
Oysa bizde puşt
İki okka gaza
koca dünyayı çocuklarıyla
ölüme satan
“it”e derler
Tutsana Ellerimi
Sana bu karanlık
Bu gürültü içinde
Ellerimi uzatıyorum
Sen
Bu karanlık
Bu gürültü içinde
Görmüyorsun...
Sevgilim
Sevgilim
Frehat olmana
Gerek yok
Bin dolmuşa
Gel
Çekme gözlerini yüzümden, bütün diller bitti.
Öksüz gönlüm, Gülyüzünde ipsiz asılı.
Müştak Erenus